Büyük Oyun

Hayatınız boyunca doğrular yanlışlar denizinde debelenip durduğunuz ama o olması gereken'e ulaşamadığınız hissini yaşadığınız yüzyıl 21. olandır. Aslında sizin size modifiye doğrularınız vardır ama elbette herkese iyi gelecek, herkese sınıf atlatacak bir doğru olmalı değil mi? Yoksa kaos olmaz mı? Yada insanoğlunun ilerleyişi tek bir ortak doğruda omuz omuza mücadele gerektirmiyor mu?

Oysaki hayat, her bireyin kendi dünyasını algıladığı kadardır. Algı, kontrol mekanizmasını o da değer yargılarını yaratır. Alın size algının sonsuzluğu kadar sayıda doğrular ve yanlışlar. Size özgü, size iyi gelen, sizin oluşturduğunuz.
-Mis gibi tam sizin ayağınıza yorgan gibi dikilmiş doğrularınızla içiniz sıcacık olmuşken, toplum overlokçusu hoparlörden bastırıyor "9.90a herkes sahip olsun diye!!". Diyorsun "tövbe, biz iyiydik böyle, nerden çıktı şimdi bu? Almasak da olmaz, geri kalırız". Ama bu herkesin aldığı doğruların boyu kaçsa siz ona göre dizlerinizi büküyorsunuz, ayağınız açıkta kalmasın diye. Sizi kendi ebatlarında ŞEKİLLENDİRİYOR aslında. Bravo, hem geride kalmadınız hem de ayağınız yine dışarda kalmadı.
Sizden de birşey kalmamış olabilir...

Ama hem size kendi doğrularını satacaklar, hem de sizin geriye dönüşünüzün önünü kesin olarak tıkayacaklar. Sizi hem fastfoodla besleyecekler, hem de "doğru olan six pack sahibi olmaktır" diyecekler. Böylece ekstradan bir de protein tozu, kreatin, spor salonu acceptance fee kitleyecekler. Win-win'in allahı sizin üzerinizden geçiyor ama siz ucundan bile faydalanamıyorsunuz. En güçlü illüzyonları da bütün bunların hepsinin SİZİN YARARINIZA olduğuna sizi acayip inandırmış olmaları.

Ha tabi, bir de unutmadan bir ihtimal özgün doğrularınızla çarkın dişlilerine çomak sokarsınız filan, birilerini de uyandırırsınız. Ne kadar tehlikeli olursunuz. Aman diyim. 

Welcome to Büyük Oyun.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nerede eski bonibonlar?

Montaigne "Denemeler" den alintilar

Minimalizm üzerine düşünceler