Kayıtlar

Nisan, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

I said, "Kiss me beautiful, these are truly the last days"

Umutlar ki insani yasatan, mevsim gecislerinde bayrak sallayan icindeki cocuk...Ona sarilmali simsiki, gozunun onundeki perdeyi aralamani beklemek midir yapabildigin? Dans etmeli sacma sapan, almali ilkcag toprak kokusunu, surmeli eline yuzune... Ormana dalabilmeyi goze almali, citlerle cevrilmis pek sukela evinden cikip, karanliktan yurumekten korkmamali ki etraf aydinlansin...Belki kendini bulursun orada guzelce hediye paketi yapilmis... sent by god...

Sebepsiz

Bazen sebepsiz dalar gidersin ya hani, gozlerin bakar da gormez, kulaklarin duyar da algilamaz, sacin sakalin hizli uzar karsi koyamazsin... Cay bardagindaki ruj izini ozlersin guzide bahar aksamlarinda, soluksuz seyredilen filmler gibi ucar gidersin gozlerin acik... "Seni Seviyorum" demek icin hem erken hem gec oldugunu hissedersin de sevginin gozleri alir hararetini, sekeri fazla kacmis limonata gibi... Resimlerin sana bakar ve gecmisi servis eder onune, komur sel olur-kursun bulut olur-pastel silik ufuk cizgisi boyunca kaybolur... Gokkusaginin tum renklerini ozlersin de yagmurlar yagmaz olur, sigaranin dumani sana seni anlatir degisik sekillerde, yukari uzayarak... Basit olmak istedikce daha cok karisirsin, buzdolabindaki son elmanin nemsiz, soguk yalnizligini duyarsin bu hosnut gunde... Bazen sebepsiz dalar gidersin ya hani, agaclar yapraga bogulur, cicekler renklerini sana sunar, kuslar seni haberdar eder... ondan...

Loreena McKennitt - Lullaby (Thunderous Hallelujah Effect)

Resim
O for a voice like thunder, and a tongue To drown the throat of war! - When the senses Are shaken, and the soul is driven to madness, Who can stand? When the souls of the oppressed Fight in the troubled air that rages, who can stand? When the whirlwind of fury comes from the Throne of god, when the frowns of his countenance Drive the nations together, who can stand? When Sin claps his broad wings over the battle, And sails rejoicing in the flood of Death; When souls are torn to everlasting fire, And fiends of Hell rejoice upon the slain. O who can stand? O who hath caused this? O who can answer at the throne of God? The Kings and Nobles of the Land have done it! Hear it not, Heaven, thy Ministers have done it! (Spiritualitemi kabartan, God Shines Upon Us! chantlarinin zihnimin duvarlarinda yankilandigi pek bi gaz Loreena sarkisi. Ablam yaptimi en holy'sini yapar.MUCUK!)

Bebek'te 3-5 turp atarim!

Ispanyol atesiyle ve baharatiyla yanip tutusan romantizmi, Eyfel kulesi altindaki pahali parfumlu romantizme tercih ediyorum. Ekmek yoksa pasta yiyin gayri demis teyze ama bence teyzeler reklamlarda kullanilmamali. Lokum gibi asklar arayan kizlardan gina gelen liseli cafelerindeki turuncu oralet tanesinin reklami yapilmayip teyzelerle dolup tasacaksa ekranlar, daha da bakmam o guzel gozlerine. Van minitlerle kandiramazsin artik beni. Joker hakkimla seni yari yariya kaybederek, yari yariya kazanarak ilgimi ve alakami ilgili mercilere iletiyorum. Sinir harbinden yeni cikmis yorgun ve gururlu 101 dalmacyali adina guc bende artik! Boyle iddiali cumlelerle gelmemin tek nedeni sabah extradan nutella surulmus ekmek yemis olmamdir. Ayin kapak guzeliyle, mcdonalds ayin calisani arasindaki tek fark, yuzun asimetrik gelisimidir. Dedigim gibi zaten hafif makyaj en guzelidir, eger cok guzel ise makyajsiz olmalidir. Eyfel'in Eyfel olmasindan sorumlu degilim.

Utanilmaz asklarin edepli taraftariyim!

"Ask hata degil, utanilmaz asklardan.Gun gelir hata yapmayi da ozlersin" demis sarkici ablamiz. Gozlerini dikip baktigin alisildik saat kulesi kaci gosterirse gostersin, masaortusunun rengi olsun gozlerimin rengi. Parildamali pullarim akdeniz gunesinden kacan orkinoslarinki gibi. Sinsice yaklasip ense kokune kizilcik yerlestirenlerden olmamak lazim ask mesk islerinde. Niye gizlensin govde gosterileri, is-kur mitingleri, mcdonalds indirimleri? Koca koca yetiskinler olduk da gizilere mi kaldik? CIK. Aliskanliklarin uzerindeki kaymagi alip oyle yemeli. Laubali misin yoksa babandan genetik olarak mi gecti yavsaklik? Ama isbirlikcilerinin yerini soylersen seni serbest birakacagim. Isbirlikciler suanda odaklandigim nokta. Sen filan degilsin hemen havalanma. Potasyum eksikligin gozume carpmakta sadece. Jankilotvandamfilmleriyle buyumus olman pek birseyi degistirmez. Milyonlar sokaga dokulmek icin duygusal heyelanlar icerisinde kolkola omuz omza. Yine de sarkici ablamizi tebrik etmek

Amor Fati (Nietzsche'den sevgilerle)

Deniz kıyısında bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır. Güneş onu yakıp kavurur. O da Tanrıya yakarır keşke güneş olsaydım diye. "Ol" der Tanrı. Güneş oluverir. Fakat bulutlar gelir örter güneşi, hükmü kalmaz. Bulut olmak ister. "Ol" der Tanrı. Bulut olur. Rüzgar alır götürür bulutu, rüzgarın oyuncağı olur. Rüzgar olmak ister bu kez. Ona da "Ol" der Tanrı. Rüzgar her yere egemen olur, fırtına olur, kasırga olur. Herşey karşısında eğilir. Tam keyfi yerindeyken koca bir kayaya rastlar. Ordan esen burdan eser, kaya banamısın demez! Bildiniz, Tanrı kaya olmasına da izin verir. Dimdik ve güçlü durmaktadır artık dünyaya karşı... Sırtında bir acı ile uyanır.... Bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır. ..

Sev ginfinity

Resim
Gul yapraklari dokulur seten beyazlarin ustune, Fado ne guzel, ayaklarimizi yerden kesmekte, Kirmizi sarabin sicakligi vurur yanaklarina, Bordo elbisen ve Aceleyle baglanmis kravatim Vazodaki petunyalar bizi izlemekte Golgeler bizi haber etmekte yalnizliklarina Alevin dansi bize eslik etmekte cilginca Perdelerdeki cicekler tohumlarini serpmekte haliya dogru Inci kolyen ve Favori saatim Kalbimi alip uzaklara goturmelisin ki Beraber aksin kanimiz Eriyip yapissin dudaklarimiz Birbirini haykirsin tenimiz Gozlerinde gozlerim olsun ki donakalsin aklimiz Mantiksiz asklarla baglanmis iki insanin esareti kadar guzel bir esarete rastlanmamistir Onlari tek bir hayati vardir Ama bu hayat hicbir zaman bitmez Fazla asktan sehit dusseler bile...

Da-da-da-da-da-da-da!

Hazirda duran her sevginin, Hazir ol'da duran her sayginin, eridigi donemdeyim. Kendinden vazgecip, boka saplanmak ister isen, durma katil onlara. Sana tapan ruhsuz minyonlar ve onlarin sahte sevgileri. Vergiler gibi eziyor toplum degerleri, gozleri acik oluyor insanlar. Herseyini anlatmamali, rekabet etmeli, kendini dusunmeli insan, der aziz toplum, yalanlar kitabi sayfa yalan. Hayatta kalmanin tek yolu bu ilkelere baglilikmis, bile bile sapkinlikmis, umarsizca capkinlikmis. Kabul etmek gerekir ki bir kez isirildiginda olumsuz olursun, yenilmez olursun, trajik olursun, ama artik insan degilsindir, artik sen degilsindir, artik o bile degilsindir. Bitmeyen ninnilere ragmen uyumayanlardan biri olmak gozlerini acik, zihnini berrak, kalbini seffaf tutmak ne zor degil mi? Gozlerini bulaniklastirmak, kafani iyilestirmek, kalbini hissizlestirmek, isteyenlere karsi kendin olmaya, insan olmaya, sen olmaya ne dersin? Birseyler demek zorunda degilsin, birseyler yapmak zorundasin.

potpourri VI

Bu siralar gobekten siyah zeytin yeme istegiyle yanip tutusuyor, arsivlerin tozlu sayfalarindan vaka ornekleri topluyor ve bunlari karanlik odada ekmek arasi yapiyorum. Evet bu aralar mesguliyetlerim ciddilesti farkindayim. Literatur filan. "Dum kah kah" cehaletin, sefaletin, karanlik caglarin sona erip, agir sanayi hamlesinin harala gurele gittigi guzel caglarin baslangici sayilir. Ilkokuldayken cop kutusunun yanina gidip yaklasik 32dk. kalem acma tribi vardi. Bir oncu eleman gider, zemin etudu ve hoca tahlili yapar, ondan cesaret alanlar da ardindan gidip torenle "topluca kalem acmaca, geyik yapmaca, hocanin egemenligine guya baskaldirmaca" aktivitesine baslarlardi. Gecenlerde amfide uyurken, aklimda amfinin arka siralarindan kopup gelmis, kosedeki cop kutusu etrafina toplanmis, yetiskin insanlar canlandi. Kikiri guleyazdim. Agir grip olan universite ogrencileri o surec boyunca yediklerine cok para vermemeli, zira ekmek arasi havyar, portakalli pekin ordegi, rokal