Kayıtlar

Aralık, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

"...House Cafe'nin önünde buluşalım"

Resim
"... House Cafe'nin önünde buluşalım." Mesaj Estee Lauder sıkılmış gibi kokuyordu. Soğuktan korur gibi durup korumayan mont unu giydi, saçına doğal karıştırılıp uğraşılmamış izlenimi vermek için hatırı sayılır bir zaman harcadı. Evin tüm inorganik komponentini saçına sürmüş gibiydi ama bunu sadece kendisi bilecekti. Yeni ayakkabısını giydi ve dış kapıyı üstüne kapatarak 2 saniyelik ani "anektarlar yoksa koltuğun altında mı kaldı?" sorgusunu yaşadı. (Bknz ve hissednz:  http://www.youtube.com/watch?v=cHYZy8SFp54 ) Neyseki cebindeydi. Eski apartmanların heryerini mermer kaplama anlayışını hiç kavrayamamıştı ve buram buram nemini irritesini depoladı aşağıya inerken. "... House Cafe'nin önünde buluşalım." Attığı mesaja 5-10 saniye baktı. Çok mu davetkardı, çok mu hadi ciddi şeylere ciddi yerlerde başlayalımdı? Bilemedi, omuz silkti. Neyse neydi. Düz fön için uzun, detay kasmak için kısa zaman vardı. Makyajı abartmadı, saçını kabartmadı. Soğukta

Erpiliç Adam.

Resim
1998 yazında Balıkesir'deki evin karşısı dünyanın en bakir köşelerinden biri olabilirdi. NatGeo ekibinin gelip, höşmerimle geri yollandığı o yaz orası kasap oldu. İrdelemediğiniz taktirde normal bir kasap diyebilirdiniz ama göze takılan detaylar insanda serdar ortaç klibinde illuminati izlerine rastlamak gibi mistik bir tat bırakıyordu. 1.65 civarı olan, bıyığı ve saçı yıllardır değişmeyen Erpiliç Adam ve 2-3 tekir kedi canlı; koyun, tavuk, kuzu ve börkenek oranın cansız ögeleriydi. Kediler çelimsizdi, Erpiliç Adam'ın sineğin kanadından yağ çıkarmak alışkanlığını vurgulayan bir betimleme olarak akıllarda takılı kalıyordu. acaba, acep? (kıllan) Hormonal durumlarımın dengesizleşmeye başladığı yaşlara rastladığından, butların arasından kızını rahat seçebiliyordum. İnce ve sivri uçlu burnu, esmer mi açık tenli mi anlayamadığım bir tenden sizi delermişçesine bakan bir çift yeşil göz ve çakma kırmızı converse (conserve). Annesinin emülgatör katılmış, %30luk konsantre haliyd

kafalar karaköy, hayaller calexico.

Resim
"Bir kızla kedili-bebekli komik video izlemeye başlarsan, niye çıkmıyoruz'a maruz kalmaya çok yakınsın" dedi. Hararetliydi, gaddardı. Çayına 2 şeker attı, çılgın gibi karıştırdı. Fırtını çekerken hüppf sesi ni çıkartmak istiyordu çılgınca ama hipster ortamına gitmezdi. Gerçi tarif ettiği hipster saçının yerine berberin içinden gelen yanlar 3 numara üstler kabak kemane modeliyle çok da öteye gidemezdi. Sürekli "hmps vimeoya kasalım, vine çekelimsf" gibi süregelen sosyal medya gazlarıyla gözümde bir like canavarı ydı. O da tasoyla başlayan yaşamına, like alarak devam ediyordu. Hüppf Karaköy 'de akşam üstü hava kararmaya yakındı. Kuşlar, simit atan dayı ve canon eos400d taşıyan üniversite1 öğrencisi için yok olma, oduncu gömlekli ve siyah kemik çerçeveli için reenkarnasyon vaktiydi. Neon göz kalemi , aslında yeterince neon değildi.

Yeni yayın döneminde sizleri neler bekliyor?

Resim
Yıllar sonra hayatına eklenenler ve hayatından çıkanlar iyice fazlalaştığında, aklındakileri başkalarına aktarmak isteği yanıp tutuştuğunda, uzun süredir ertelediğin " yav şuraya bi blog koymuştum, nerde ki? " sorgulamasının yeri ve zamanı diyerek, yazmaya ve önüne geleni veya gelmeyeni " irde irde bırakmaya " yöneliyorsun. Daha önce de uzun ara verdikten sonra kestiğim kurdeleyi terziye tamir ettirip, neler yazayım neler yazmayayım neler değişti kısmına geçiyorum: Eskiden yaptığım karambol timurlenk şakalarının, kelime oyunlarının özlemini çekiyorum ve bunlar bol miktarda gelecek görünüyor. Yine ipin ucu kaçıp " birbiriyle alakasız kelimelerin sık kullanımı sonrası kara mizah film repliği oluşturmak " kıvamında mı olacak, yoksa " recep ivedik şakalarına nişantaşında yeniyormuş hissi vermek adına yanına bir tutam biberiye koyup sunum kasmak " gibi şımarık minimalist bir havaya mı bürünecek kimbilir. espri level: 1 Duygusal yoğ