"...House Cafe'nin önünde buluşalım"
"... House Cafe'nin önünde buluşalım." Mesaj Estee Lauder sıkılmış gibi kokuyordu. Soğuktan korur gibi durup korumayan mont unu giydi, saçına doğal karıştırılıp uğraşılmamış izlenimi vermek için hatırı sayılır bir zaman harcadı. Evin tüm inorganik komponentini saçına sürmüş gibiydi ama bunu sadece kendisi bilecekti. Yeni ayakkabısını giydi ve dış kapıyı üstüne kapatarak 2 saniyelik ani "anektarlar yoksa koltuğun altında mı kaldı?" sorgusunu yaşadı. (Bknz ve hissednz: http://www.youtube.com/watch?v=cHYZy8SFp54 ) Neyseki cebindeydi. Eski apartmanların heryerini mermer kaplama anlayışını hiç kavrayamamıştı ve buram buram nemini irritesini depoladı aşağıya inerken. "... House Cafe'nin önünde buluşalım." Attığı mesaja 5-10 saniye baktı. Çok mu davetkardı, çok mu hadi ciddi şeylere ciddi yerlerde başlayalımdı? Bilemedi, omuz silkti. Neyse neydi. Düz fön için uzun, detay kasmak için kısa zaman vardı. Makyajı abartmadı, saçını kabartmadı. Soğukta...