Matur*as*yon


"Muasir medeniyetler seviyesi ve hatta ustu" kafamda yankilanir hayata atilma evremdeki bir gunde. Gecenin kotu ruyasi hala etkisini gosterip, gozlerimi bulandirir, kirpiklerim hala kavusmak ister iceriye suzulen isik huzmelerine inatla. Kucuk kaktusumun dikenlerindeki ilk bakista farkedilemeyen duzen gozume takilir, birkac seyi ayni anda dusunme misyonum bozulur adeta. Icten bir ses der; "belki de buyume vaktin gelmistir". Cocuklugunu yasayamadigini dusunup, esasinda 23 yasina kadar cocuk olan birinden elindeki pelus oyuncagi birakmasini tavsiye etmek ve bu tavsiyeyi kendi kendine etmek, basta mizikcilik etkisi yaratir ama bundan kurtulup pelusunu iade eder korpe nesillere istemese de. Ilhan Irem'in ilginc yazilmis ve muzige bulanmis bir sarkisi der ki; "Hersey biter, birsey bitmez". Evet birsey bitmemeli. Ama ne olmali? Oyle birsey olmali ki, diger biten seyleri telafi etmeli, hatta bitmeyen sey buyuyup geliserek bitenleri yeniden olusturmali. "Hey dostum, anliyorum artik pelusun yok ama zaten senin icin hayat koca bir pelus degil mi? Gerek yok aglamaya, sizlamaya. Gozlerini kapat ve figurlerini sadece senin bildigin dansini yap, sonra kendini pelusun yumusacik govdesine birak. Bu seni mutlu edecektir." der aniden icsel ses, sanki denizden yeni cikmis bir insanin tuzlu bedeni, kurumus agzi, distortion efektli ses tonu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nerede eski bonibonlar?

Montaigne "Denemeler" den alintilar

Minimalizm üzerine düşünceler