Eger 15 dk icinde ararsaniz, yaninda 2 tane de acibadem kurabiyesi veriyoruz!

"Gozumle gormeden inanmam insani" olup mantik duvarlarina sakiz yapistirmak degildi elbette niyetim ama balik burcu elastikligini tasimak ve bunu yillara parselleyip, her yilinkine delicesine ekmek banmak da agir geldi bana, gozlerimi sulandirdi. Degisken Dunyanin stabil insanlari gibi bakakalsaydim, oturuverseydim tv karsisina kicimin teri koltuga gecseydi ne olurdu? Ama iste jelibon karakterli birey olmusum, yerimde dursam bile yeri kaziyorum. El filan sallar buluyorum kendimi sacma hizla donen mavi bilyenin gobeginde. Hamlelerim hamlelerime zemin hazirliyor, ustune iki kat cikip belediye dozerlerine tas atiyor. Dunya tabakhanesinin tek bok ustasi benmisim gibi buyuk bir sorumluluk ornegi sergiliyorum da biryandan 50li yillarda radyo basinda hosca vakit geciren atalarimiza da delicesine ozeniyorum.
Bir an geliyor, "felsefik konulari basit orneklerle halka anlatmaya kasan topsakal-fular birey"i oluveriyorum ve hayati kosu bandina benzetiyorum. Uzerinde bizim oz benligimiz kosuyor saglik icin. Bir saniye duran ozbenlik kendi kendine soyle bir soruyor "Gymde kiz da yokmus, e ben niye kosuyorum?" ve duseyaziyor cilginca. Neyseki toparliyor ve soru sormamaya kararli birsekilde kafasini bosaltiyor, ayaklarini otomatige bagliyor. Simdi bu "go with the flow" hayat teorisine ne kadar uyuyor? Peki uydu diyelim ya hayat gercekten kosu bandi gibi bizi biryere goturmeyip, belimizi inceltiyorsa? Bilemedim iste ben onu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nerede eski bonibonlar?

Montaigne "Denemeler" den alintilar

Minimalizm üzerine düşünceler