Bir metafor olarak "Bolero"

“Intelligent is sexy."
 
Kendimi bildiğimden beri müzik dinleyicisi olmamla birlikte, farklı düşüncesel dönemlerimde farklı müzik türlerine ağırlık vermişimdir. Mantığımı bileyen, duygularımı coşturan, gaza getiren, omuzlarıma yük olan o farklı deneyimlerden geçip bu günlere geldiğimde, bazı türlerin ve şarkıların daha belirgin bir şekilde geçmişte asılı kaldıklarını ve daha fazla benimsediklerimizin bizi, kendisiyle beraber ileri taşıdığını hissediyorum. Klasik müzik ve caz bir şekilde vazgeçemediğim, özleyip geri döndüğüm, muhtemelen ölene kadar dinleyeceğim türler olarak ön planda görünüyor.
 
Benim görüşüme göre; klasik müziği hayata uyarlarsak şöyle bir metafor elde edebiliriz: “Müzik senin hayatınsa, klasik müzik annene sarıldığında hissettiğin sınırsız güven, sevdiğin kızla aranı düzelttiğinde hissettiğin sınırsız huzur, istediğin işi yaptığında hissettiğin zaman kavramını yok eden sınırsız ahenktir."
 
Maurice Ravel’in Bolero bana yukarıdakilerin toplamını hissettiren yegane klasik müzik eserlerinden biridir ve hatırlayamadığım kadar genç olduğum bir zamandan beri yanımdadır. Zor zamanlarımda yardım eder, karışık duygularını bir asker gibi hizaya dizer ve hepsinle teker teker ilgilenmeni sağlar. Mutlu zamanlarımda bunu katlar, neye baksan çok canlı ve çarpıcıdır - kime baksan gözleri parlar.
 
Teknik konulara çok hakim değilimdir ki, bu konular içerisinde boğulup özütü kaçırmak istemem. Yine de söylenmelidir ki, “Bolero” diğer klasik müzik eserlerinden biraz farklıdır. Hep aynı melodi 15 dakikaya yakın bir süre boyunca tekrarlanır. Bu tekdüzelik, birçok eleştirmen tarafından eleştirilmiş ve teknik açıdan “başarısız” denebilecek bir eser olduğu iddia edilmiştir. Oysa, hayat da bir tekrardan ibarettir.
 
“Bolero”daki gibi hayat da sessiz sakin başlar. Zamanla bilinciniz gelişir, bildiğiniz tanıdığınız insanlar çoğalır, kendinizi bir duygu ve bilgi seli içerisinde hızlı ilerler bir şekilde bulursunuz. Eserde de, buna paralel olarak şarkıya katılan enstrümanlar çoğalır, şiddeti artar ve bir sel gibi, bir çığ gibi kulağınızdan beyninize doğru akar. Bu akımın en büyülü kısmı, sizi aynı melodinin ruh durumunuza göre motive edebilmesi, mutlu edebilmesi veya hüzünlendirebilmesidir. İşte bu, teknik ve kurgunun engellerini aşan gerçek müzikalitedir.
 
Çığ büyür, büyür ve sonunda içinizi titretecek kadar etkileyici bir şekilde sonlanır. Bu ölümünüzdür ve “Bolero”daki gibi etkileyici, akıcı ve ani olmalıdır.
 
Hayatını bir şiir gibi yaşayanlara saygıda kusur etmeyerek, hayatı “Bolero” gibi yaşamayı tercih ediyorum.
 
Sevgilerle.
 
 
 
 
 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nerede eski bonibonlar?

Montaigne "Denemeler" den alintilar

Minimalizm üzerine düşünceler