Hayatin anlaminin bulunmasini ve yozlastirilmasini istemem!

Gunun birinde kafandaki soru isaretleri azalmaya ve ne? yerine nasil?lari sorgulamaya basladiginda, eski esyalari pacavra degil de ani diye nitelendirip sakladiginda ve bundan mutluluk duydugunda, dur dinle sesini.Gozlerinin gorebileceginin otesini dinle.Surada bir yasli adam oturmakta sacma sapan cekirdek yemekte..Kediler birbirleriyle kavga halinde,biri beyaz biri alacali..Ya su havaya ne demeli? Niye bir anda kotu oldu ki, dun ne guzel sicacikti..Bunlarin bir anlami olmali yoksa hersey rastlanti mi? Hava sicak olsa ne farkederdi? Kediler kavga etmeyip yemegi paylassalardi? Yasli adam cekirdek yerine avokado yeseydi ne degisirdi?

Simdi gozlerini ac ve dinledigini gor.Gor ki hayat dedigin sey sensin. "Hayatim iyiye gidiyor." Hayir, sen iyiye gidiyorsun, zihnin berrak ve algilarin acik. "Hayatim berbat" Hayir, berbat olan sensin, anlamaya, dusunmeye gerek duymadan korkuyla yasiyorsun. Hayati kendinden soyutlayip ondan sikayet ediyorsun.Sana cevrende aptal gelen, rastlanti deyip gectigin, gozlerinin alisik oldugu hersey senin icin var.Hayatin icin var.Aynanin karsisina gec ve direkt olarak gozlerine, bakabildigin kadar bak.Dene bakalim ne kadar cesaretin var, kendini gormeye-yuzlesmeye?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nerede eski bonibonlar?

Montaigne "Denemeler" den alintilar

Minimalizm üzerine düşünceler